6. Dönem Toplu Sözleşmenin Ardından

Typography
  • Smaller Small Medium Big Bigger
  • Default Helvetica Segoe Georgia Times

Altı milyona yakın kamu çalışanı ve emeklisini ilgilendiren 2022 ve 2023 yıllarını kapsayan 6. Dönem toplu sözleşme görüşmeleri Ağustos ayı içerisinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Yetkili sendika arasında mutabakat ile sonuçlandı.

            Yetkili sendika;

            2022 yılı için; % 21 + seyyanen 600-TL + % 3 refay payı,

            2023 yılı için; % 17 + % 3 refah payı,

enflasyon farkının aylık olarak hesaplanması, bayram ikramiyesi, 3600 ek gösterge ve sözleşmelilere kadro, doğum, ölüm, evlenme, giyecek, yemek yardımı verilmesi veya arttırılması gibi 111 maddeden oluşan talep listesi ile toplu sözleşme masasına oturup taleplerinin neredeyse hiç birinin karşılık bulmamasına rağmen mutabakat ile sonuçlanan masadan 2022 yılı için % 5+7, 2023 yılı için % 8+6 yüzdelik zamma imza atarak, toplu sözleşmeyi kazanım olarak açıklamaları akla ziyan bir davranıştır.   Seyyanen zam yok, refah payı yok, bayram ikramiyesi olmadığı gibi resmi enflasyonun % 20, reel enflasyonun ise % 50’leri geçtiği bir dönemde 5+7 ve 8+6 yüzdelik zamlar yürürlüğe girmeden erimiştir.

            Toplu sözleşmede başarının ölçüsü sendikanın ne istediği ve ne alabildiğidir. Yetkili sendika iki yıl için kümülatif % 60 isteyip % 28,6 razı oldu. Bu sonucu başarı olarak sunanlar ya rakamların ne anlama geldiğini bilmiyorlar yada toplu sözleşme pazarlığının ne olduğunu. Toplu sözleşme öncesi Bütçeden hakkımızı refahtan payımızı alma iddiasında olanlar toplu sözleşmeyi resmi enflasyona endeksledi. Memur zamları enflasyona hapsedilmiş oldu. Memuru enflasyona ezdirmedik söylemi boş bir söylemdir. Asıl olan refahtan pay alınıp alınmadığıdır.

            Toplu sözleşme ikramiyesinde sendikal ayrımcılık yapılarak başka bir skandala daha imza atıldı. Toplu sözleşmenin 23. maddesine göre 2021’de 400 TL civarı ödenecek olan toplu sözleşme ikramiyesinden sadece kurulu olduğu hizmet kolundaki kamu görevlisi sayısının en az % 1'den fazlasını üye kaydeden sendikalara üye olan kamu görevlileri yararlanacak. Eski toplu sözleşmelerde toplu sözleşme ikramiyesinden bütün sendika üyeleri yararlanıyordu. Bu madde ile sendika tekeli teşvik edilirken, sendika seçme özgürlüğü toplu sözleşmeyle baltalanmış oldu. Böylece % 1’in altında kalan sendikalara üye memurlar kendi sendikalarından istifaya zorlanmış olacak.

            Toplu sözleşme ikramiyesine ilişkin % 1 barajı 4688 sayılı yasaya ve anayasanın eşitlik ilkesi ile sendika seçme özgürlüğünü güvence altına alan hükümlerine açıkça aykırıdır. 4688 sayılı yasanın 28. maddesine göre toplu sözleşme hükümlerinde sendika üyesi memurlar arasında ayrım yapılamaz. Sendika üyesi bütün memurlar toplu sözleşmenin bütün hükümlerinden yararlanır. Toplu sözleşmelere yasaların mutlak emredici düzenlemelerine ve yasaklarına aykırı hüküm konamaz. Toplu sözleşmeler ile yasaların mutlak emredici düzenlemeleri değiştirilemez. Demokrasimizin çoğulculuk ilkesini hedef alan, bu kararın, ülkemizin dünya nezdindeki itibarına zarar vereceği de aşikârdır. Bir sendikanın korunup kollanması için çok sesliliği ve rekabeti ortadan kaldıracak bu adaletsiz girişimin yargı kararı ile de kamuoyu vicdanında da hak ettiği yeri alacağından şüphemiz yoktur. İnşallah ocak ayı gelmeden bu konu kamu çalışanlarının ve kamuoyunun gündeminden çıkacaktır.

         Toplu sözleşme ikramiyesi eski hali ile devam edip seyyanen taban aylığa 100-TL zam alınmış olsaydı maaşlarımız 100-TL, emekli maaşlarımız 80-TL ve emekli ikramiyemizde 3.500-TL civarı bir artış söz konusu olacaktı. Toplu sözleşme ikramiyesinden memurların yarısı ve emekliler yararlanamıyor. Sendika aidatını karşılamaya dönük ve ayrımcılık yaratan göstermelik toplu sözleşme ikramiyesi yerine gerçek bir ikramiye bütün kamu görevlilerinin de hakkıdır.

           Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları iş kolumuza gelirsek, 76 maddelik talep listesi ile toplu sözleşme masasına oturan yetkili sendika tarafından TARİHİ KAZANIM olarak sunduğu yirmisekiz maddenin içlerinin boş olduğu ve tamamen laf cambazlığı ile çok önemli kazanımlar elde edilmiş görüntüsü verilmeye çalışılmıştır.

            Sabit ek ödemlerin % 20 artırılması demek Lisans mezunu bir sağlık çalışanın 380-TL civarında bir ödeme yapılması demek halbuki aynı kişi sabit ek ödeme hariç döner sermayeden 2.800-TL civarı para alması gerekirken 380-TL ile idare et deniliyor. Özellikli birimlerde (acil, yoğun bakım.. v.s gibi) performans ödemesi alan çalışanlar da bu 380-TL ile mahsup yapılacağından artık performans ödemesi de alma şansı olmayacak.

        Kurumlarda döner sermaye ödemesi hemen hemen hiç yapılmazken kadro unvan katsayısını şu kadar arttırdık, 112 de çalışanların performans puanlarını bu kadar arttırdık, tütün denetim ekiplerinin performans puanını bu kadar arttırdık denilerek kazanım olarak sunulan şeylerin karşılığı olmadığı açıkça ortadadır. Döner sermayede dağıtılacak bir para yokken performans puanlarını ne kadar artırırsanız artırın ne işe yarayacakki.

          Uzman ebe hemşirelerin özel hizmet tazminatlarını 2 puan arttırdık deniliyor mali karşılığı ne kadar acaba, birde kaç tane uzman ebe hemşire çalışan var kurumlarda neredeyse hiç yok. Aile yardımı ve engelli çocuk yardımı değişmemesine rağmen bunların arttırıldığı söylemekte neyin nesi, kadrolu tek tip istihdam yerine sözleşmelilerin ve vekil ebe hemşirelerin 3+1 sözleşmeli olması için çalışma yapılacakmış, sözleşmeli idareciliğin olduğu bir yerde görevde yükselme sınavı ne için yapılacak acaba, yetkili sendikanın yapmış olduğu bu içi boş açıklamalara artık kimse itibar etmiyor.

            Kısacası TARİHİ KAZANIM’lar uygulanmadan TARİH oldu.

                Sonuçta Toplu sözleşme görüşmeleri bir kez daha hüsranla sonuçlanmıştır. Kamu çalışanlarının ve emeklilerin aylıkları yoksulluk sınırının çok çok aşağısında kalmıştır. Memurlar, yetkili sendika ve konfederasyonların profesyonel yöneticilerinden yoksulluk sınırının altında aylık alan olup olmadığını merak etmektedir. Bunun anlamı, yetkili sendika ve konfederasyonların memurların ve emeklilerin yoksulluğuna razı olmalarıdır.

            Yoksulluk sınırının altındaki maaşları memurlara reva görenler sıra kendilerine gelince yoksulluk sınırının çok çok üzerindeki maaşlarını kendilerine hak olarak görmektedirler. Bu şekilde hak mücadelesi yapılamayacağı açıktır. Sağlık çalışanlarının bu zorlu pandemi döneminde kendilerini temsil etmek yerine kendi ceplerine çalışan bu sendikaları gözden geçireceklerine ve üyeliklerini sorgulayacaklarına inancımız tamdır.

            Kalın sağlıcakla…..

Pin It